Dijital Dönüşüm, Bankalar İçin Bir Fırsat

Gartner araştırma şirketi 2018 yılında cesur bir tahminde bulundu: 2030’a kadar miras niteliğindeki finans firmalarının yüzde 80’inin kapanacağı ve çalışanlarının çoğunun işsiz kalacağını öngördü. 

Bu beklenen kapanışları dijitalleşmeye bağladı ve dijital dönüşüme uyum sağlamakta başarısız olan işletmelerin, pazar paylarını “küresel dijital platformlara, Fintech şirketlerine ve diğer geleneksel olmayan oyunculara” kaptıracağını belirtti.

Bu araştırma yapıldıktan sonra dijitalleşme sürecini hızlandıracak bir gelişme yaşandı. COVID-19 salgını, mobil bankacılık ve dijital teknolojilerin benimsenmesini hızlandırdı ve birçok tüketicinin nakde ve geleneksel ödeme yöntemlerine olan bağlılığını azalttı. 

Bununla birlikte, küresel finansal sistemin dijitalleşmesi, kısa vadede nakit paranın modasının geçmesi veya bankalar için bir son anlamına gelmiyor. Bankaların, ürünlerini ve hizmetlerini geliştirmek ve tüketici deneyimlerini iyileştirmek amacıyla teknolojik gelişmeleri ve dijital teknolojileri benimseyerek dijital çağda gelişmek için iş modellerini dönüştürmesi gerekiyor. 

Şube modellerini geliştiren ve fiziksel ile dijital arasında bir denge kuran bankalar, bankacılık sektöründe ve genel olarak küresel ekonomide önemli bir rol oynamaya devam edecekler.

Banka Şubelerinin Dönüşümü

Finans sektörü, büyük ölçüde tüketiciler arasında değişen beklenti ve tercihler nedeniyle kapsamlı bir dönüşüm geçiriyor. Danışmanlık şirketi Kearney, COVID-19 pandemisinin ardından Avrupa’daki 165.000 banka şubesinin dörtte birinin üç yıl içinde yok olacağını öngörüyor.

Tüketiciler nakit ve çekleri daha az kullandıkça, bu ödeme yöntemleri ile ilişkili geleneksel bankacılık hizmetlerine olan ihtiyaçları azalırken dijital seçeneklere olan istekleri artıyor ve her iki durum da bankacılık sisteminin kaderini değiştiriyor.

Bazı durumlarda, tüketici talebindeki değişimler şubelerin kapanmasına neden olmaktadır. Örneğin, 2017 ile 2020’nin üçüncü çeyreği arasında Amerika Birleşik Devletleri’ndeki banka şubelerinin sayısı yüzde 5,13 azaldı.

COVID-19 pandemisinden bu yana, insanların zaman geçirdikleri yerler de değişmeye başladı. Örneğin, uzaktan çalışmanın artması nedeniyle ABD’deki insanlar evde veya parklarda daha fazla vakit geçirirken, iş yerinde veya toplu taşımada daha az zaman harcıyor. Bu değişimler, özellikle pandemi kısıtlamaları kalktıktan sonra da devam ederse, bankaların şubelerini nereye konumlandıracakları merak konusu.

Hem yeni hem de yerleşik banka şubelerinde dijital dönüşüm kaçınılmaz durumda ve bu dönüşüm hızla devam ediyor. Bunun sebeplerinden birisi ise genç nesil banka müşterilerinin bir kredi yatırmak, hesaptan para çekmek veya fatura ödemek için bir şubede sıraya girmekten kaçınmaları. 

Gençlerin yüzde on yedisi bugüne kadar hiç fiziksel olarak bir bankada bulunmadı ve üçte birinin banka hesabı yok. Yine de banka kullanan gençler için fiziksel kanallar hâlâ oldukça önemli. 

Son araştırmalar, Z Kuşağı tüketicilerin yüzde 72’sinin 7 ayda bir banka şubesine gittiklerini ortaya koydu. “Nakitsiz toplum” kavramının yükselişine rağmen, fiziki para birimi ve bankaların, küresel finansal sistemdeki kritik rolleri nedeniyle yok olma tehlikeleri yok denecek kadar az.

Nakit Paraya Duyulan İhtiyaç

Bazıları geleneksel banka şubelerinin geçmişte kaldığını söyleyebilir. Ancak şube sayısının azalmasına rağmen, bankaların fiziki bir varlığa sahip olması hala kritik önem taşıyor. 

Gelişmiş self servis teknolojileriyle birleştirilmiş (ATM’ler vs.) birleştirilmiş daha küçük, daha verimli şubelere doğru bir dönüşüm görüyoruz. Bu yolculukta kilit nokta ise dijital ve yüz yüze bankacılık yolculuklarını entegre ederek seçenekler sunmak ve tüketicilerin mobil uygulamalar, ATM’ler, sanal banka ve daha fazlası arasında sorunsuz bir şekilde geçiş yapmasına olanak tanımak olarak karşımıza çıkıyor.

Bankalar; küçük ve orta ölçekli işletmelere (KOBİ’lere) değerli hizmetler sunar ve bu da bankalar ve kredi birlikleri için önemli bir büyüme fırsatıdır. Küresel işletmelerin yüzde 90’ından fazlası KOBİ’lerdir ve tüm küresel istihdamın da yarısından fazlasını oluştururlar. 

Bu işletmeler çevrelerindeki topluluklarda derin olumlu etkiler yaratırlar. Uluslararası Para Fonu’na (IMF) göre, Orta Doğu ve Orta Asya’daki KOBİ’ler için finansal katılımın iyileştirilmesi, ekonomik büyümeyi yüzde 1’e kadar artırabilir ve 2025 yılına kadar 16 milyon yeni istihdam sağlayabilir. Şube ihtiyacının devam eden diğer bir nedeni de sürekli nakit talebidir.

Visa, yakın zamanda 2021 yılının üçüncü çeyreğinde ATM’lerden çekilen dolar miktarının 2019 seviyelerinin yüzde 98’i olduğunu belirtti. 

Dünya nüfusunun hâlâ nakite sırtını dayayan pek çok kesimi (düşük gelirli aileler, yaşlılar, göçmen topluluklar ve diğerleri) için nakite erişim çok önemlidir, bu nedenle verimli nakit altyapılarını ve süreçlerini sürdürmek kritik bir öneme sahip. 

Ayrıca, gelişmekte olan ülkelerde finansmanın yüzde 90’ından fazlasını ve küresel olarak üçte ikisinden fazlasını bankacılık sektörü sağlamaktadır. Finans kuruluşlarından sağlanan fonlar bir ülkenin veya bölgenin geleceğini şekillendirebilir.

Bankaların Dijital Dönüşümü İçin Teknoloji

Tüketiciler, modası geçmiş bankacılık süreçleriyle ilgili hayal kırıklığı yaşayabilirler ve bu da bankaların oynadığı rolün önemini azaltabilir. 

Günümüz teknolojisine uyum sağlayamayan bankalarla çalışmak zordur ve dijital çözümler talep eden tüketiciler için bu bankalar bazen ulaşılmaz olabilir. Toplulukların ekonomik olarak gelişmesine yardımcı olan hayati sermayeye erişimini sağlamak için teknolojiyi benimseyen bankalar, bu toplulukların temel direği olmaya devam edecek. Küresel bir anket, katılımcıların yüzde 93’ünün bankalarına orta düzeyde veya tam güven duyduğunu ortaya koydu.

Dijital ödemeler ve diğer teknolojiler ivme kazanırken, müşteriler varlık yönetimi rehberliğine erişmek, karmaşık sorunları çözmek veya işletme hesaplarını yönetmek için genellikle bir şubeyi şahsen ziyaret etmeyi tercih ediyordu. 

Koronavirüs pandemisi öncesinde, yeni banka hesaplarının üçte ikisi fiziki şubelerde açılıyordu. Ancak, pandeminin etkisiyle, tüketicilerin banka şubeleriyle etkileşim şekli değişiyor.

Yenilikçi teknolojiler, bankaların daha zengin bir deneyim oluşturmasına ve müşterilerin değişen beklentilerinin karşılanmasına yardımcı oluyor. Dijital araçların ve şube içi deneyimlerin birlikte çalışmalarını yeniden tasarlayan, Fintech’lerle (finansal teknoloji firmaları) ortak olan ve teknolojiye stratejik yatırım yapan bankalar tarihe karışmak yerine büyüme ivmesi kazanacaklar. Çünkü tüketici davranışı da gelişmeye devam edecek. Teknoloji, finansal hizmetlerin can damarı haline gelecek ve bankaları müşteri odaklı, yenilik odaklı ve belki de en önemlisi geleceğe dönük olmaya teşvik edecek.

Faydalanılan Kaynaklar  International Banker

OCTAPULL

OCTAPULL

© 2024 Octapull | Bütün hakları saklıdır .